
” ‘Birinci Bölüm. Gelin.’ Kitabı kaldırdı. ‘Biraz rahatlaman için sana bu kitabı okuyayım.’ Kitabı yüzüme yaklaştırdı. ‘S. Morgenstern yazmış. Florin’li büyük yazar. Prenses Gelin. O da Amerika’ya gelmişti aslında. S. Morgenstern. Mezarı şimdi New York’ta. Kitabı İngilizceye çevrisini kendisi yapmış. Sekiz dil biliyordu.’ Bunu dedikten sonra babam kitabı bıraktı ve tüm parmaklarını kaldırdı. ‘Sekiz. Bir keresinde, Florin şehrinde, onun kafesindeydim.’ Başını iki yana sallıyordu şimdi. Bunu hep yapardı; yanlış bir şey söylediğinde başını iki yana sallardı. ‘Onun kafesi değildi. Aynı anda o da oradaydı, ben de. Onu gördüm. S. Morgenstern’ı. Başı işte bu kadar büyüktü,’ ellerini kocaman bir balon gibi birleştirdi. ‘Florin şehrinde büyük bir insandı. Amerika’da pek öyle sayılmaz ama.’
‘Heyecan uyandıran şeyler var mı peki kitapta?’
Okumaya devam et “Ayasofya, Prenses Gelin ve İnsan Doğası Üzerine Kısa Bir Yazı”